DİRENİŞİN 47. GÜNÜ – 19 Kasım 2010
Sabah erken kalktık. Nöbetçiler dinlemek için yatmaya geçtiler. İlk işimiz semaverde çayımızı demlemek oldu. Arkadaşlarla beraber kahvaltımızı hazırladık. Kahvaltımızı yaparken bugün yapacağımız bayramlaşma etkinliği için gelecek aydın sanatçıları, ziyaretçileri karşılamak için hazırlandık. Üzerimizde yine güzel bir heyecan vardı. Bu arada mahalleden gelen ziyaretçilerimiz oluyordu. Sohbet ediyor, çayımızı birlikte yudumluyorduk.
Öğle vakti, hayatını kaybeden
Nihat Sargın’ın cenazesine bir grup arkadaş tekel işçileri adına katıldı.
Nihat Sargın’ın cenazesine bir grup arkadaş tekel işçileri adına katıldı.
Öğleden sonra etkinliğe davet ettiğimiz ziyaretçilerimiz yavaş yavaş gelmeye başladı. Saat dörtte başlayacak olan etkinlik için sanatçı Bilgesu Eranus’un işçilere sürprizi vardı. Bir oyun hazırlamış ve oyunu işçilerin oynamasını istemişti. Etkinlik başlamadan işçilere roller verildi. Kısa kısa provalar yapıldı. Etkinlik saati geldiğinde gelen ziyaretçi ve sanatçılara hoş geldiniz denildikten sonra sözü Bilgesu Eranus aldı. Kısa bir konuşma yaptı. Gitarıyla şarkılarını paylaştı. Gelen sanatçılar Mehmet Esatoğlu işçilerin oyununda rol aldı. İşçilerle oynadıkları oyunda herkesi güldürüp neşelendirdiler. Daha sonra Mehmet Ekici bağlamasıyla Türkçe Kürtçe seslendirdiği parçalarla herkesi halaya tutuşturdu. Müzik dinletisinden sonra etkinlik gelen konukları uğurlandı. Geceye akşam yemeğimizi yedikten sonra üzerimizde tatlı bir yorgunluk kalmıştı.
DİRENİŞİN 48. GÜNÜ – 20 Kasım 2010
Dünün yorgunluğundan biraz geç saate kalkıldı. Nöbetçi arkadaşlarımız yine hep bütün gece ayaktaydı. Saat 14.00’te Milliyet gazetesinden, gazeteciler geldi. Röportaj yaptı, neden mücadele ettiğimizi ayrıntılarıyla anlattık. Fotoğraflar çekildi.
15.00’da Ayışığı Sanat Merkezi’nde, Devrimci İşçi Komiteleri’nin toplantısına çağrılmıştık. İşçilerin toplantısına girdik, orda da mücadelemizi anlattık. Bizden çıkaracakları gazete hakkında öneri istediler. Önerilerimizi yaptık.
Saat 18.00’da devrimci bir işçi olan Allattin Karadağ’ın, polis tarafından öldürülmesini protesto için İstiklal Caddesi’nde yapılan yürüyüşe katıldık. Yürüyüş Galatasaray lisesine kadar sürdü, öldürülen bir işçi kardeşimizin yanında olduk.
Akşam ziyaretçilerimize Devrimci İşçi Komiteleri geldi. Aralarında daha önce direnen Park Bahçe işçileri de vardı. Sıcak sohbetlerden sonra vedalaşarak ayrıldılar.
DİRENİŞİN 49. GÜNÜ – 21 Kasım 2010
Sabah erkenden kalkan arkadaşlarımız semaveri hazırlamış birazda temizlik yapmışlardı. Dinlemek için giden arkadaşlarımız çadırlara geldiler. Mahalle sakinlerinden ziyaretçiler gelip gidiyordu. Öğle saatlerinde akşam okunacak basın metni arkadaşlarımız arasında sesli okunarak tartışılıp onaylandı.
Saat dörtle doğru Taksim’e erken çıkan arkadaşlarımız oldu. Biz de 6. yürüyüşümüzün döviz, bayrak, şapka, pankartlarımızı alarak Taksim’in yolunu tutuk. Saat 18.00 gibi Galatasaray Lisesi’ne metroda ve İstiklal Caddesi’nde sloganlarla bildirilerimizi dağıtarak yürüdük. Gelecek olan destekçilerimizi beklemeye başladık. Saat 18.00’de destekçilerimiz geldi. Yürüyüşümüze, meşalelerimizi yakarak başladık. Sloganlarla Taksim meydanında kadar yürüdük. Çok canlı geçen 6. yürüyüşümüzde yine bizi yanız bırakmayan sanatçı Bilgesu Eranus, Tuzlada direnişte olan Zeynel Kızılaslan, Türkan Albayrak vardı. Eylemimizde yine konfederasyonlara, odalara, siyasi partilere “4C, 4B, taşeronlaşmaya karşı birleşik mücadele hattının örülüp mücadeleye girmeleri için taleplerimizi yineledik.” Yürüyüş açıklamamızdan sonra sona erdi.
Bazı arkadaşlarımızı dinlenmek ve ihtiyaçlarını gidermek için destekçilerimizin evlerine gittiler. Bir arkadaşımızda Ankara’ya gitmek zorundaydı. Bizler ise çadırlarımıza geçtik.
DİRENİŞİN 50. GÜNÜ – 22 Kasım 2010
Sabah erken kalktık, bir şeyler atıştırıp, Türkan Albayrak’ın Ümraniye’de görülecek mahkemesi için yola koyulduk. Ümraniye Çiçekçiler iş mahkemesine geldiğimizde geç kalmıştık. Biz de Türkan Albayrak ve arkadaşlarıyla birlikte çay içmek için bir kafede oturduk, sohbet ettik. Beşiktaş iskelesinde ve vapurda bildirilerimizi dağıttık.
Gündüz Tek Gıda İş Sendikasının postalarını götüren postacı arkadaşa çay ikram ettik. 4C, 4B üzerine sohbet ettik. Şuan kısmen özelleşen PTT’nin memurları nasıl etkilediğini anlatı. Mayıs’a kadar binlerce memuru 4C ve 4B’li yapacaklarını ve PTT’nin bazı bölümlerinin Mayıs ayına kadar özelleştirilmesinden bahsetti. Biz de tekelde yaşadığımız deneyimlerimizi anlattık.
Mahalleden ve siyasi çevrelerden destekçilerimiz geldiler. Sıcak sohbetler ettikten sonra onları uğurladık. Akşam saat altı gibi, TMMOB İKK’nın toplantısına yetişmek için Beşiktaş’a gittik. İKK’nın toplantısına davetsiz girsek de, bize zaman ayırdılar, İstanbul odalarının yarısı oradaydı. Tekel işçileri olarak 4C’nin sadece bizlerin sorunu olmadığını, bütün emekten yana olan kurumlarında sorunu olduğunu bunun için mücadele edilmesi ve verilen mücadeleye destek istedik. Oradan ayrıldıktan sonra bazı arkadaşlarımız Taksim’e traş olmaya gittiler.
Biz de çadırlara geçtik. Hemen yemek hazırlamaya giriştik. Çok acıkmıştık, o sırada Şişli’den ziyaretçilerimiz geldi, battaniye getirmişlerdi. Sıcak bir muhabbetten sonra yemeğe kalmadan gittiler. Gelen arkadaşlarımızla yemeğimizi yedikten sonra yavaş yavaş uyumaya geçtik.
DİRENİŞİN 51. GÜNÜ – 23 Kasım 2010
Bayram nedeniyle sendika kapalı olduğundan, ses yayını yapmıyorduk. Bugün tekrar başladık. Türkel’in verdiği sözleri kendi sesinden dinlettik yine gün boyu. Bugün Salı olduğundan buranın pazarı. Akşama doğru Pazar’a bildiri dağıtmaya gittik. Kalabalık ve megafonla konuşma yaparak dağıttık bildirilerimizi. Pazarcılardan ve alışverişe gelenlerden ilgisiz yaklaşanlar olsa da çoğunluğu desteklediklerini söylediler, bazıları alkışlayarak destek verdiler. Yanımızda olduğunu söyleyen çok insan vardı.
Bayram dolayısıyla giden arkadaşımız Kenan geri geldi. Ziyaretçilerimiz de her zaman olduğu gibi eksik olmadı.
Akşama doğru yağmur yağmaya başladı. Ne zamandır yağmur yağmıyordu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder