DİRENİYORUZ!!!

İSTANBUL, 4. LEVENT TEK GIDA-İŞ GENEL MERKEZİ ÖNÜ
İŞÇİYİZ HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ! , 4C YE KÖLE OLMAYACAĞIZ!

31 Ekim 2010 Pazar

video: TEKEL İŞÇİLERİNE ZİYARETLER: ÇAĞDAŞ HUKUKÇULAR VE MEHMET ÖZER TEKEL İŞÇİLERİNİ ZİYARET ETTİ


                 ÇAĞDAŞ HUKUKÇULAR TEKEL İŞÇİLERİNİ ZİYARET ETTİ.

31 Ekim Pazar günü saat 13:30’ da İstanbul Çağdaş Hukukçular Derneği Tekel işçilerini ziyaret etti.
 Çağdaş Hukukçular: “ Kendi hakları için değil bütün insanlığın eşit, onurlu ve güzel geleceği için bu gün bu sokakta olan tekel işçileri inanıyoruz ki daha güzel bir gelecek için kıvılcım olacaklar. İnanıyoruz ki bu kıvılcım büyüyecek. Bizler Tekel işçilerinin yanındayız bundan sonrada hem yasal mücadelede hemde fiili mücadelede Tekel işçilerinin ve işçi sınıfının yanında olmaya devam edeceğiz.” diyerek Tekel işçilerinin yanından ayrıldılar.

      MEHMET ÖZER TEKEL İŞÇİLERİNİN YANINDA (video izle)
31 Ekim 2010 saat 11:00’da Mehmet Özer ve Türkan Namluan tekel işçilerini ziyaret etti. Ziyaret boyunca   direniş çadırlarının ve direnişçilerin resimlerini çektiler. İşçilerle yapılan sohbetlerin ardından Mehmet Özer direnişçilere Uzatın Elleriniz ve Gül diyor ki İsyan şiirllerini okudu. Çadırın ve pankartın  önünde  fotoğraf çekildikten sonra sloganlarla uğurlandı.

MEHMET ÖZERİN OKUDUĞU ŞİİRLER İÇİN TIKLAYIN:


TEKEL İŞÇİLERİ TAKSİMDE MEŞALELİ YÜRÜYÜŞ YAPTI

                             3. MEŞALELİ TEKEL YÜRÜYÜŞÜ YAPILDI


Tek Gıda-İş önünde çadır kurup direnişe geçen TEKEL işçileri her Pazar yaptıkları eyleme 31 Ekim günü de devam ettiler. Galatasaray Lisesi’nin önünde ki   yürüyüşe 200’ü aşkın kişi katıldı.
“AKP 4-C’yi Al Başına Çal”, “Zafer Direnen Emekçinin Olacak”, “Hak Verilmez Alınır Zafer Sokakta Kazanılır” sloganlarını atan ve “4-C’yi Kabul Edecek miyiz?”, “Sendikasız Çalışmayı Kabul Edecek miyiz?” sorusuna “Hayır!” diye haykırarak cevap veren kitlenin önünü İstiklal Caddesi’nin ortasında kesen polis, Taksim Meydanı’nda o gün çevik kuvvete gerçekleşen eylemi bahane edip barikat kurdu. Burada “Baskılar Bizi Yıldıramaz” sloganlarını atan TEKEL işçileri basına bir açıklama yaparak “Cumhuriyet’in 87. Yılında işçi sınıfının içine düşürüldüğü duruma bakın. Türkan Albayrak açlık grevinde. Zeynel Kızılaslan Betesan’da direnişte, Mutaş işçileri ekmekleri için işyerini bir süre işgal ettiler, Ailelerine polisin saldırısı oldu. TEKEL işçileri olarak da çadırlardayız. Üniversite öğrencileri YÖK kararlarına itiraz edince okula alınmıyor…” dediler ve işçi sınıfının güvenli gelecek mücadelesinin mimarları olarak isteyenlere “sınıfın çıkarlarını ön planda alalım ve ortak mücadeleyi örgütleyelim” çağrısında bulundular.


2. TEKEL Direnişi’nin 3. Yürüyüşü Basın Açıklaması Metnidir. (31.10.2010)

4 C’ye, taşeronlaşmaya, esnek, sigortasız, sendikasız çalışmaya hayır: Herkese İş, İş Güvencesi, Güvenli Gelecek için… Haydi, Birleşik Mücadeleye! 
Değerli Basın Emekçileri,
 2. TEKEL Direnişi bugün 28’inci gününde. Dönüşümlü olarak 28 gündür Tek Gıda-İş Genel Merkezinin önündeki çadırlarda sürdürdüğümüz “4 C’ye hayır, iş ve iş güvencesi istiyoruz” talepli mücadelemiz önümüzdeki haftadan itibaren TEKEL işçilerinin çeşitli illerden yeni katılımlarla devam edecek.
 Önümüzdeki hafta Ankara başta olmak üzere, farklı illerde ortak taleplerimizle ilgili sendika şubeleri basın açıklamaları yapılacak.
 Mecliste grubu olan partilerle görüşmelere devam edilecek ve 4 C konusunda kamuoyunun bilgilendirilmesi çalışmalarımız sürecek.
 Aynı zamanda 4 C’ye karşı TEKEL işçilerinin başlattığı mücadelenin açığa çıkardığı gibi, kamu ya da özel olsun tüm çalışma alanlarında görülen esnek çalışma, taşeronlaşma, sözleşmeli, iş güvencesi olmaksızın çalışma biçimleri yaygınlaşıyor.
 Yeni çalışma biçimlerine karşı çıkan kurumların ortak mücadelesi, ortak hareketi yönünde girişimlerin tamamlanması halinde, gelecek haftalarda bu yeni oluşumu sizlerle paylaşacağız.
 TEKEL işçilerinin ana gövdesini oluşturacağı, ancak diğer işkollarından işçilerin de eşit biçimde söz ve karar sahibi olacağı yeni bir mücadele platformu oluşturarak, mücadelemizi bir adım daha ileriye taşımak istiyoruz.
 Değerli Basın Emekçileri,
 Cumhuriyet’in 87’inci yılında işçi sınıfının içinde düşürüldüğü duruma bakın. Türkan Albayrak açlık grevinde. Zeynel Kılıçaslan Betesan’da direnişte. Mutaş işçileri ekmekleri için işyerini bir süre işgal ettiler. Ailelerine polisin saldırısı oldu. TEKEL işçileri olarak da çadırlardayız. Üniversite öğrencileri YÖK kararlarına itiraz edince okula alınmıyor.
 Hükümet ise, ekonomik büyümeden söz ediyor; türban tartışmalarına zaman ayırırken, işçinin, işsizin, emeklinin, öğrencinin ve kadınların sorunları yok sayıyor.
 Değerli Basın emekçileri,
 İşçilerin, emekçilerin çalışma yaşamı altüst edildi. İşi olan bir kişinin ücreti yetersiz, geleceği belirsiz. Ne kadar zaman çalışacağı belli değil. Her an işten çıkartılabilir. Sigorta hemen yapılmaz. Sigorta istemek işten çıkarılma nedeni oluyor. Sendikalaşmak isterseniz, işten atılacağınız kesin.
 Bu koşullarda mevcut sendikalar içinde hükümet yanlısı Hak-İş’i saymıyoruz. Türk-İş, DİSK, KESK ise, işçi ve emekçilerin sigortalı ve kısmen iş güvencesi olan kamu ve özel kesimde örgütlü. Tüm çalışanların sadece yüzde 5’i sendikalı. İşçilerin yüzde 95’inin hiçbir güvencesi olmadığı güveneceği bir sendikal yapı da yok.
Değerli Basın Emekçileri,
 İşçilerin, işsizlerin güvenecekleri sendikalar, meslek örgütlerine, derneklere, siyasi kurumlara ihtiyaçları var. Geleceğimizin güvencesi için yan yana gelmeye ihtiyacımız var. Tek tek yürüttüğümüz mücadeleleri birleştirmeye ihtiyaç var.
 Bu nedenle TEKEL işçileri olarak diyoruz ki, mevcut sendikaların bürokratik yapılarını parçalayalım. Tabandan işçilerin sendikalarda söz ve karar sahibi olmasını sağlayalım. İşçilerin, işsizlerin güveneceği sendikalar yaratalım. Örgütsüz, güvencesiz, işçi kesiminin yüzde 95’ini oluşturan kesimlere güven verecek bir sendikal yapı oluşturalım.
 Bunun için TEKEL işçilerinin 2. Direnişi ayrışma noktasıdır; yeni işçi hareketinin başlangıç noktasıdır.
 Ya TEKEL işçileriyle birlikte güvencesizliğe, esnek çalışmaya, taşeronlaşmaya karşı mücadele edeceksiniz ve bürokratik sendikal yapıları karşınıza alacaksınız, ya da sendika bürokrasisiyle işbirliği yaparak, hükümetin yanında olacaksınız.
 Üçüncü bir yol bulunmuyor.
 İşçi sınıfının güvenli gelecek mücadelesinin mimarları olmak isteyenlere çağrımızdır: Gelin ortak talebimiz olan “4 C’ye, taşeronlaşmaya, esnek, sigortasız, sendikasız çalışmaya hayır: Herkese İş, İş Güvencesi, Güvenli Gelecek için Birleşik Mücadele” çağrısını büyütelim. Sınıfın çıkarlarını ön plana alalım ve ortak mücadeleyi örgütleyelim.
 TEKEL işçileri olarak biz buna varız, hazırız, haklarımızı alana kadar mücadelede kararlıyız.

YAŞASIN İŞÇİLERİN BİRLİĞİ!
 BİZ HAKLIYIZ, BİZ KAZANACAĞIZ!
  
TEKEL İŞÇİLERİ












 

30 Ekim 2010 Cumartesi

YÜRÜŞTE BULUŞALIM!

ÇAĞRIMIZDIR!

ÇAĞIRIMIZDIR!

Tek Gıda İş sendikası önünde kurduğumuz çadırlarda sürdürdüğümüz direnişimizin bugün 27. günü. 4-C’ye hayır, işimizi ve haklarımızı istiyoruz talebiyle sürdürdüğümüz direnişimizi ilk günkü kararlılıkla sürdürüyoruz.
Sesimizi duyurmak için yaptığımız yürüyüşlerin 3.sünü bu hafta Taksim’de gerçekleştireceğiz.  Galatasaray Lisesi önünde toplanarak Taksim Tramvay Durağı’na yürüyecek ve basın açıklaması yapacağız.
Güvencesiz çalışmaya, taşeronlaştırmaya ve 4-C’ye karşı yapacağımız yürüyüş ve basın açıklamamıza, başta bütün güvencesiz çalışanları olmak üzere, emekten yana olan kişi ve kurumları katılmaya çağırıyoruz. 30.10.2010

4-C’ye, Taşeronlaştırmaya, Güvencesiz Çalışmaya Hayır!
İşimizi Ve Haklarımızı İstiyoruz!
Direne Direne Kazanacağız!
DİRENİŞTEKİ TEKEL İŞÇİLERİ

YÜRÜYÜŞ VE BASIN AÇIKLAMASININ:
Tarihi: 31 Ekim 2010 - PAZAR
Saati:  18.30
Toplanma Yeri: Galatasaray Lisesi Önü
Basın Açıklaması Yeri: Taksim Tramvay Durağı

TÜRKAN ALBAYRAK AÇLIK GREVİNE BAŞLADI! TEKEL İŞÇİLERİ OLARAK YANINDAYDIK!


VİDEO: "ONURUM İÇİN AÇLIK GREVİNE BAŞLADIM!"
TÜRKAN ALBAYRAK AÇLIK GREVİNE BAŞLADI!
TEKEL İŞÇİLERİ OLARAK YANINDAYDIK!

    100’ü aşkın gündür Paşabahçe Devlet Hastanesi’nde çadırda direnişte olan Türkan Albayrak işinin ve onurunun teslim edilmesi için açlık grevine başladı.
    29 Ekim günü başlayan açlık grevi öncesi de bir eylem yapıldı.
Eylemden önce TEKEL işçileri, Emekli-Sen üyeleri, İvme dergisinden mühendisler “Türkan Albayrak Yalnız Değildir”, “İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız” sloganlarıyla Paşabahçe Durağı’ndan direniş alanına kadar yürüdüler.
    TEKEL işçileri getirdikleri bir demet karanfili Türkan Albayrak'a verdiler.
   Hastane önünde toplanan 100’ü aşkın kişi “Yaşasın Sınıf Dayanışması”, “Direne Direne Kazanacağız”, “İşten Atılmalara Son” sloganlarını atarken “Ekmeğim Onurumdur! İşsizlik Onursuzluğa İtilmektir! Onurum İçin Açlık Grevindeyim- Türkan Albayrak” yazılı pankart açıldı.
    Devrimci İşçi Hareketi, Halk Cephesi, İvme dergisi, Genel İş Avrupa Bölge Başkanı, EHP, TAYAD, ÇHD, HSGGP, Emekli Sen, Eğitim Sen1-2 nolu şubeleri, Tüm Bel Sen ve TEKEL işçilerinin katıldığı eyelemde basına bir açıklama yapan Türkan Albayrak “Biz şimdiye kadar çalmadık, çırpmadık. Sadece emeğimizle yaşadık. İşsiz bırakılan insan, emeğinden, onurundan yoksun bırakılmış demektir. İşsiz insan, çocuklarına yemek yapamaz, onları okutamaz. İşsiz bırakarak benim annelik hakkımı bile elimden alıyorlar. Annelik hakkım için açlık grevindeyim. Kardeşler! Halkım! İşimi, emeğimi, onurumu geri istiyorum. Kazanıncaya kadar açlık grevindeyim” diye konuştu.
    Okunan açıklamadan sonra TEKEL işçileri adına arkadaşımız Hüseyin Bozkurt sonuna kadar Türkan Albayrak'ın yanında olduğumuz belirten bir konuşma yaptı.
   Emekli Sen, İvme dergisi temsilcileri ve tiyatrocu Nedim Saban konuşma yaparak Türkan Albayrak’ın yanında olduklarını ve direnerek kazanacaklarını belirttiler.
  Açlık grevine Türkan Albayrak’ın eşi ve dostları da destek için katılırken eylem “İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız”, “Direne Direne Kazanacağız” sloganlarıyla sona erdi.







TÜRKAN ALBAYRAK'IN OKUDUĞU BASIN METNİ:

BAŞKA ÇAREM KALMAMIŞTIR! EMEĞİM ONURUMDUR, ONURUM İÇİN AÇLIK GREVİNE BAŞLIYORUM!

BEN TÜRKAN ALBAYRAK BAŞKA ÇAREM KALMAMIŞTIR! EMEĞİM ONURUMDUR, ONURUM İÇİN AÇLIK GREVİNE BAŞLIYORUM!
Emekçi kardeşlerim! Halkım! Emeğimizi, ekmeğimizi elimiz­den alıp bizi onursuzlaştırmak istiyorlar. Birleşerek, direnerek BU KUŞATMAYI YARMALIYIZl
İşten atıldım. 100'ü aşkın gündür, işten atıldığım Paşabahçe Devlet Hastanesi bahçesindeki çadırda direnişteyim. Evimi ter- kedip, gece-gündüz demeden sesimi duyurmak için orada otur­ma eylemi gerçekleştirdim. Sesimi duymazdan geldiler. İşçi kardeşlerim, yoksul halkım destek verdi, işime geri alınmam için yürüyüşler yapıldı, binlerce dilekçe verildi. Talebim kabul edilmedi.
Mevcut direnişimle sonuç alamadım. Haklı, demokratik, meş­ru talebim karşılanmadı.
Benim tankım-topum yok.
Benim yasa çıkarma, karar verme gücüm yok.
Kendime ait bir bedenim ve bir iradem var.
İşte ben de bedenimi mücadele silahım yapıp, AÇLIK GREVİ­NE başlıyorum.
Bedenimden başka bir silahım olmadığı için.
Bir kadın olarak, bir anne olarak, bir işçi olarak emeğim onu­rumdur. Onurum için direniyorum.
Bu hayatta sahip olduğum tek şey, emeğimdir.
Emeğimi elimden alarak beni işsizliğe, açlığa mahkum ediyor-
Hırsızlık mı yapayım? Dolandırıcılık mı yapayım?
Bir insanı aç bırakmak, onursuzluğa, yozlaşmaya mahkum et­mektir.
Aç, işsiz bırakılan insan, direnemezse, açlık her şeyin önüne geçer.
Ben onursuzluğu, yozlaşmayı reddediyorum.
Emeğimle çalışmak ve emeğimin karşılığıyla yaşamak istiyo­rum.
Dünyadaki benim bildiğim en kutsal şeydir emek.
Ve benim sahip olduğum tek şeydir.
Onu korumak için herşeyi yaparım.
Emeğimi, onurumu korumak için AÇLIK GREVİNE başlıyo­rum.
Biz, şimdiye kadar çalmadık, çırpmadık. Sadece emeğimizle yaşadık.
İşsiz bırakılan insan, emeğinden, onurundan yoksun bırakıl­mış demektir.
İşsiz insan, çocuklarına yemek yapamaz, onları okutamaz. İş­siz bırakarak benim ANNELİK HAKKIMI bile elimden alıyorlar.
Annelik hakkım için AÇLIK GREVİNDEYİM.
İşimi, emeğimi, onurumu geri istiyorum.
Kazanıncaya kadar AÇLIK GREVİNDEYİM.
Savunduğum tüm emekçilerin, tüm yoksulların onurudur.
Onurumuz için, hepinizi mütevazi direnişimi desteklemeye çağırıyorum.

  VİDEO İZLE: 

  1. AÇLIK GREVİNE BAŞLADIĞINI DUYURDUĞU BASIN AÇIKLAMASI:
http://www.dailymotion.com/video/xfgcm7_turkan-albayrak-aclyk-grevine-baylady_news  


Bağlanmak için:
1) "http:.." diye başlayan yazıya fareyi getirip sağ tuşa tıklayınız. Açılan pencerede "yeni sekmede aç"ı tıkladığınızda habere başka bir sayfada bağlanacaksınız.
  veya: 

      2) "http:.." diye başlayan yazıya fareyi getirip bir kez tıkladığınızda bağlantı gerçekleşecektir. Tekrar blog sayfasına dönmek için "GERİ" ye tıklamalısınız!.

28 Ekim 2010 Perşembe

video:TÜRKEL KONUŞUYOR: TÜRK-İŞ İŞÇİNİN EVİDİR...

 TÜRKEL KONUŞUYOR: TÜRK-İŞ İŞÇİNİN EVİDİR...
Bağlanmak için:
1) "http:.." diye başlayan yazıya fareyi getirip sağ tuşa tıklayınız. Açılan pencerede "yeni sekmede aç"ı tıkladığınızda habere başka bir sayfada bağlanacaksınız.
veya:
 2) "http:.." diye başlayan yazıya fareyi getirip bir kez tıkladığınızda bağlantı gerçekleşecektir. Tekrar blog sayfasına dönmek için "GERİ" ye tıklamalısınız!.

ÇAĞRIMIZDIR!

ÇAĞIRIMIZDIR!

Tek Gıda İş sendikası önünde kurduğumuz çadırlarda sürdürdüğümüz direnişimizin bugün 25. günü. 4-C’ye hayır, işimizi ve haklarımızı istiyoruz talebiyle sürdürdüğümüz direnişimizi ilk günkü kararlılıkla sürdürüyoruz.
Sesimizi duyurmak için yaptığımız yürüyüşlerin 3.sünü bu hafta Taksim’de gerçekleştireceğiz.  Galatasaray Lisesi önünde toplanarak Taksim Tramvay Durağı’na yürüyecek ve basın açıklaması yapacağız.
Güvencesiz çalışmaya, taşeronlaştırmaya ve 4-C’ye karşı yapacağımız yürüyüş ve basın açıklamamıza, başta bütün güvencesiz çalışanları olmak üzere, emekten yana olan kişi ve kurumları katılmaya çağırıyoruz. 28.10.2010

4-C’ye, Taşeronlaştırmaya, Güvencesiz Çalışmaya Hayır!
İşimizi Ve Haklarımızı İstiyoruz!
Direne Direne Kazanacağız!
DİRENİŞTEKİ TEKEL İŞÇİLERİ

YÜRÜYÜŞ VE BASIN AÇIKLAMASININ:
Tarihi: 31 Ekim 2010 - PAZAR
Saati:  18.30
Toplanma Yeri: Galatasaray Lisesi Önü
Basın Açıklaması Yeri: Taksim Tramvay Durağı

DEMOKRATİK KİTLE ÖRGÜTLERİ VE PARTİLERLE GÖRÜŞTÜK.

DEMOKRATİK KİTLE ÖRGÜTLERİ VE PARTİLERLE GÖRÜŞTÜK.
ÖDP, Halkevleri, KESK Şubeler Platformu ve CHP Genel Başkanı Kemal KILIÇDAROĞLU ile görüştük.

27 Ekim 2010 günü, saat 14.00′de ÖDP il yöneticileriyle, İl Başkanı Hüseyin YEŞİL, İl Yöneticisi Halil ERTUNÇ ve PM üyeleriyle direnişimizin amacı konusunda görüşüldü. ÖDP yöneticileri TEKEL işçilerinin mücadelesine tam destek vereceklerini açıkladılar.
Görüşmeye katılan TEKEL işçilerinin, 4-C dışında iş güvencesi olmayan işçilerle birlikte mücadeleyi büyütme önerilerine olumlu cevap vererek, Pazar günü saat 18.30′da yapılacak yürüyüşe katılacaklarını söylediler.

Daha sonra, Halkevleri İstanbul İl Başkanı Nuri GÜNAY ile yapılan görüşmede, Nuri GÜNAY, “Halkevlerinin Eğitim Hakkı mücadelesine yoğunlaştığını, bundan sonra maddi, manevi destek vereceklerini”  açıkladı. Pazar günü yapılacak yürüyüşe de katılacaklarını belirtti.

Saat 17.45’de İstanbul Sanayi Odası ile CHP görüşmesinin ertesinde Kemal KILIÇDAROĞLU ile görüşüldü.
Sendikanın baskısı sonucu 4-C’yi imzalayıp, ataması yapılan işçilerin ücret alamadıklarını ve göreve başlayamadıklarının anlatılması üzerine Kılıçdaroğlu “ataması yapılanların ücret alması gerektiğini, konuyu meclise götüreceğini” bildiridi. Kılıçdaroğlu, Tek Gıda-İş eski Genel Genel Başkanı Hüseyin Karakoç’u konuyla ilgili görevlendirdi ve çadırları ziyarete geleceklerini açıkladı.
TEKEL işçileri CHP il yönetiminin işçi komisyonu üyesi olan Tek Gıda-İş Şube Başkanı Muzaffer DİLEK’in işçilerin yanında olmadığını ifade etmeleri üzerine, il başkanı Berhan ŞİMŞEK işçilerin telefonunu alarak konuyla ilgileneceğini söyledi.

Saat 19.00′da KESK Şubeler Platformunu toplantısına katılarak talepler iletildi. Toplantıya katılan arkadaşlar bildirilerimizden verdiler. Şube başkanları TEKEL işçilerinin durumunu görüşüp karar vereceklerini söylediler.

Kitle örgütlerini ve partilerin verdikleri sözlerin takipçisi olacağız.                   
TEKEL direnişini büyütmek için, bütün kurumları dolaşarak amacımızı anlatacak ve desteklerini isteyeceğiz.


27 Ekim 2010 Çarşamba

YUMURTALI PROTESTO!




YUMURTALI PROTESTO:
SENDİKA YÖNETİCİSİNİN SAYGISIZLIĞINA CEVAP VERDİK!

26 Ekim 2010 Salı günü, Tek Gıda – İş Sendikası 10 Nolu Şube Başkanı Muzaffer Dilek sabah saatlerinde, arabasıyla Tek Gıda İş  Sendikası Genel Merkezi binasına gelirken, destek için direniş çadırımızda bulunan İski direnişçisi bir arkadaşımıza “İski’nin yolu nereden geçiyor.” diyerek sözlü sataşmada bulunmuş, kendince alay etmiştir.
Muzaffer Dilek’i; saat 15.00 civarında, sendikadan çıkarken, arabasına yumurta atarak protesto ettik. Saygısız, terbiyesiz davranışının cevabını verdik.
Bizleri; onuruyla direnen tekel işçilerini ve destekçilerini kimsenin hor görmeye; alay etmeye hakkı yoktur. Buna izin de vermeyiz.
Bu protestomuz bu çerçevede değerlendirilmelidir. 27.10.2010

KAHROLSUN SENDİKA AĞALARI!
İŞÇİYİZ HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ!

DİRENEN TEKEL İŞÇİLERİ




26 Ekim 2010 Salı

TEKEL İŞÇİLERİNE ÇAĞRI; Onurlu TEKEL işçisi arkadaşlarım, size sesleniyorum.

TEKEL İŞÇİLERİNE ÇAĞRI;
Onurlu TEKEL işçisi arkadaşlarım, size sesleniyorum. Bu ülkede milyonların başaramadığı şeyi, herkesin ortak noktası olan ekmeğimizi elimizden alan, bizleri onurumuzla çalıştığımız işyerlerinden atan, işyerlerimizi satıp, kapatıp hakkımızı vermeyen ve bizleri sokağa atmaya, köle gibi çalışmaya mahkûm eden AKP hükümetine ve yandaşı sendikacılara karşı Ankara’da 78 gün onurlu mücadele veren TEKEL işçileriyiz.
Bu ülkede yaşadıklarımızı o eylemden sonra belgesel yaptılar, film yaptılar, kitaplar yazdılar. Roman güzel ama ortada bir gerçek var ki, en önemlisi o zaten. Bizi yine 4 C’ye mahkûm ettiler. Bunun yapılmasına destek olanlar ise, düne kadar yanımızda zannettiğimiz Tek Gıda-İş yöneticileridir.
29 Temmuz’da son noktayı koymaya kalktılar ve biraz da başardılar. 29 Temmuz tarihli ve sendika avukatlarının görüşünü aktaran yazıyı hepimiz okuduk. 4 C’yi imzaladık. Bir şey daha öğrendik. Avukatlar 27 Mart tarihinde görüşlerini sendikaya bildirmişler ve 4 C’yi imzalamak gerekir demişler. Tek Gıda-İş yönetimi bunu bizden sakladı ve 4 ay sonra yeni bir kararmış gibi yayınladı.
Ancak bir gerçek var ortada bu yazı yayınladıktan sonra Mustafa Türkel, sendika ve basın aracılığıyla bizlere “14-15 Eylül’e kadar Anayasa Mahkemesi kararını açıklayabilir, 10 Eylül’e kadar herkes 4 C’ye imza atmalı”, dedi. Hepimiz avukatların yazdığı yazıyı okuyarak ve bulunduğumuz zor koşulları da göz önüne alarak 4 C’yi imzaladık. Çünkü buna kasıtlı olarak mecbur bırakıldık.
25 kadar TEKEL işçisi olarak durumu öğrenmek için 16 Eylül’de Anayasa Mahkemesi’nin önüne gittik. Amacımız o günlerde kararını açıklayacağını zannettiğimiz mahkemenin kararını öğrenmekti. Türkel bize Anayasa Mahkemesi kararını açıklayacak diyerek, tarih vermişti. Anayasa Mahkemesinin önünde yine polisler vardı. Bazı siyasi partililer GÜÇ-DER adına konuşsa da, biz TEKEL işçileri olarak süreçle ilgili basın açıklaması yaparak, iki işçi arkadaşımızı Anayasa Mahkemesi’nin yetkilileriyle görüşmeye gönderdik. Resmi olarak bir dilekçeyle, yine polis nezaretinde içeri girdiler ve mahkemenin yazı işleri müdürüyle görüştüler. Söylenenler aynen şöyle: “Arkadaşlar, mahkememizi her gün 100–150 işçi arayıp 4 C ile ilgili Anayasa Mahkemesinin iptal kararı olup olmadığını soruyor”. Konunun henüz gündeme bile alınmadığını, şu anda 4 C’nin Avrupa’da ve Dünya’da araştırıldığını, içeriklerinin incelendiğini, bu bilgilerin bir rapor halinde toplandığını, karar verilmeden önce iki toplantı olacağını; birincisinin tüm raporların toplandığı raportörler toplantısı olacağını ve araştırmaların görüşülmesinden sonra da ikinci toplantıda karar verileceğini, bunun da zaten basına açıklanacağını söylediler.
Türkel bize bunların hiçbirini söylemedi. Mahkemenin karar vereceğini, hak kaybı olmaması için 4 C’yi imzalattı. Ancak Anayasa Mahkemesi’nin gündeminde bu konunun olmadığını biz bilmiyorduk, bilemezdik de. Türkel doğru söylemeyerek, işçileri maksatlı biçimde yönlendirerek 4 C’nin imzalanmasını sağladı. Ancak Anayasa Mahkemesi 16 Eylül itibariyle 4 C ile ilgili davayı gündemine bile almadığını ve karar sürecinin bir seneden fazla süreceğini bize söyledi. Eğer böyle bir bilgi bizde daha önceden olsaydı, 4 C’yi imzalamazdık. Şunu da öğrendik ki, Tek Gıda-İş ile Anayasa Mahkemesi arasında hiçbir görüşme olmamış ve sendikanın sadece bir dilekçesinden başka evrakı da yokmuş. Yani “mahkemeyle görüştük, 14-15 Eylül’de karar verecek” tamamen hayal ürünü. Sadece bizim 4 C’yi imzalamamızı sağlamak için yazılmış bir senaryodan başka bir şey değil.
Ve bizim Anayasa Mahkemesi’ne gitmemiz üzerine Mustafa Türkel 1 Ekim’de Anayasa Mahkemesini ziyaret etti. Anayasa Mahkemesi başkanının yeni atanacak üyelerle görüşülmeden bir karar verilemeyeceğini söylediğini kamuoyuna açıklandı. Düşünün: Yeni üyeler mahkemeye atanacak, 4 C ile ilgili toplantılar yapılacak, karar gündeme alınacak… “Ölme eşeğim, ölme…”
Bunları öğrendikten sonra Tek Gıda-İş Genel Merkezine giderek işin aslını öğrenmek istedik. Aslında 10 Ağustos’ta görüşmek istemiştik ve o zaman bize “Burası dingonun ahırı değil, kimse elini kolunu sallaya sallaya buraya giremez….”, “bunlar sapık, hain provokatörler” demişti. Biz de sendikaya gitmekten vazgeçmiştik. Anayasa Mahkemesiyle ilgili senaryodan sonra Tek Gıda-İş Genel Merkezine gitmemiz kaçınılmaz oldu.
4 Ekim’de Tek Gıda-İş Genel Merkezine geldik. Gelirken de haber verdik. Geldiğimizde gördük ki, Tek Gıda-İş Genel Merkezinin 1-2 Nisan’daki Türk-İş Genel Merkezinden farkı yok. Tek Gıda-İş binası İstanbul’un en lüks semtinde, bir holding binası kadar lüks ve şaşaalı olduğunu gördük ve şaşırdık.
Soruyorum size arkadaşlar: Hain kim?
Sizin huzurunuzda Türkel efendiye soruyorum: İşçileri karşında görünce neden arka kapıdan kaçmaya devam ediyorsun? Tüm yöneticiler çıksın ve onurluca gerçekleri açıklasın. Bu yazıyı yazdığım sırada 16’ıncı gündür Tek Gıda-İş’in önündeyiz ve Türkel 10 polis korumasıyla dışarı çıkabiliyor. Tıpkı 1-2 Nisan’da polis korumasıyla önümüzden kaçıp gittiği gibi.
Buradaki işçiler zor koşullarda ama kararlıca mücadeleyi omuzladılar. 16 gündür direnen işçilerin sayesinde hükümet el çabukluğuyla 3 bin işçinin atamasını yaptı. Ancak işbaşı yok. Hepimizin sigortası yok, işi yok, geçici işlerle idare ediyoruz; ama nereye kadar böyle gidecek? Daha da önemlisi Anayasa Mahkemesinin yeni üyeleriyle ve yapısıyla 4 C’nin iptal edileceğine dair umudumuz da pek kalmadı. Çoğumuzun düzeni bozuldu. Birçok arkadaş bu iş artık bitti diye düşünüyor. Ben de bazen onlar gibi düşünüyordum. Ama şunu sormadan geçemeyeceğim: Bize hain, eşkıya diyen, bizlerin sırtından hak etmediği rantlar kazanan, yılın sendikacısı ödülünü alan, TEKELcileri satan gerçek hain Türkel ve yönetiminin yaptıkları yanına mı kalacak? Gelin, şu holding binası gibi olan genel merkezi görün, durumu daha iyi anlarsınız.
Tüm Türkiye’deki şube başkanlarına da sesleniyorum. Baştakilerin yalanlarına alet olmayın. Bu işçilerin vebalini almayın. Gerçekler ortada. Herkes iyi düşünsün. Biz burada kimse gelmese de mücadeleye devam edeceğiz. Siz gelirseniz kazanmamız daha yakın zamanda olacak!
Türkel efendinin son sözlerini hatırlatmak istiyorum: “Tek bir TEKEL işçisi de kalsa 4 C’ye karşı mücadele etmezsem şerefsizim” diyen Türkel’i göreve çağırıyoruz. Biz buradayız, Tek Gıda-İş’İş’e girip görüşemiyoruz; kapıda polisler var.
1-2 Nisan’da Türkel demişti ki, “Biz TEKEL işçileri Türk-İş önüne alınmadığımız için burası bizim evimiz, bizi evimize almıyorlar”. Şimdi aynı şeyleri biz yaşıyoruz. “Biz Haklıyız, Biz Kazanacağız” diyerek mücadelemize devam ediyoruz. TEKEL işçisi arkadaşlarımızı buraya davet ediyoruz. Ödediğimiz bedelleri unutmayın, unutturmayın.
Hamdullah Uysal ölümsüzdür!
Ölmek var, dönmek yok!
Biz Haklıyız, Biz Kazanacağız!

Salih İNCEAĞAÇ – Tokat Tekel İşçisi

CHP 4C'li TEKEL işçilerini sordu

CHP 4C'li TEKEL işçilerini sordu

CHP İstanbul Milletvekili Çetin Soysal Devlet Bakanı Hayati Yazıcı’ya "TEKEL işçilerinden kaç kişi 4/C statüsünde çalışmak için başvuruda bulunmuştur" diye sordu.

13:01 | 25 Ekim 2010
Soysal TBMM Başkanlığı’na sunduğu yazılı soru önergesinde, TEKEL işçilerinin 78 gün boyunca Ankara’da haklarını alabilmek için eylem yaptığını hatırlattı. Soysal "TEKEL işçilerinin eylemleri ile birlikte 4/C statüsünde çalışan işçilerin sorunları bir kez daha gündeme gelmiştir.
Özelleştirme uygulamaları sonucunda işsiz kalan işçiler, 657 sayılı yasanın 4.maddesinin ‘c’ fıkrasındaki hükümlere göre istihdam edilmesi öngörülmüştür. Bu süreçte zaten mağdur durumda olan işçiler pek çok haksız muameleye maruz kalmıştır. Kendilerine dayatılan bu uygulama işçileri, iş güvencesinden yoksun bırakmaktadır. Yapılan iş karşılığı olarak alınan ücretlerin düşük olmasının yanında, sosyal ve özlük hakları açısından da önemli sınırlamaların olduğu günlerce anlatılmıştır. Yaşanan bu eylem sürecinin ardından, kimi işçiler bu statüyü kabul etmek zorunda kalmıştır.
Kimi işçiler ise 4/C statüsüne geçişi kabul etmemiştir. Bunun yanında Danıştay TEKEL işçilerinin 4/C’ye geçiş için verilen 1 aylık süreye yapılan itirazı kabul etmiştir" dedi. 4/C statüsünü kabul ederek başvuruda bulunan işçilerin farklı sıkıntıların içinde kendini bulduğunu da kaydeden Soysal,eylemden önce bu statüyü kabul edenlerin daha rahat çalışabilecekleri yerlere verilirken, eylemden sonra imzalayan işçilerin daha kötü yerlere verildiğini söyledi. CHP’li Soysal, Devlet Bakanı Hayati Yazıcı’ya şu soruları yöneltti: "TEKEL işçilerinden kaç kişi 4/C statüsünde çalışmak için başvuruda bulunmuştur? Başvuranların nerelerde istihdam edileceği neye göre belirlenmiştir? Yapılan yerleştirmelerde, kişilerin eğitim durumları dikkate alınmış mıdır? Eylemden önce 4/C statüsünü kabul edenlerle eylem devam ederken ve sonrasında 4/C statüsüne razı olanlar arasında görevlendirmelerde il, meslek ve eğitim açısından eşitsizlikler olduğu doğru mudur? Lise mezunların ilkokul mezunlarının altında görev yaptığı, daha önce büyük kentlerde istihdam edilen işçilerin küçük kentlere gönderildiği, uzmanlaştıkları alanlarla hiç ilgisi olmayan iş kollarında görevlendirildikleri doğru mudur? Yaşadığı ilin dışında, başka bir ilde görevlendirilen kaç kişi bulunmaktadır? Yerleştirmelerde eylemden sonra bu statüyü kabul edenlerin daha kötü yerlere gönderilmeleri yıldırma ve istifaya zorlama politikalarının bir parçası mıdır? Başvuruda bulunarak 4/C statüsünde işe başlamış olan kaç kişi vardır? Bu kişiler nerelerde görevlendirilmiştir?"(

HABER KAYNAĞI İÇİN TIKLAYINIZ: http://www.milliyet.com.tr/Siyaset/SonDakika.aspx?aType=SonDakika&ArticleID=1305920&Date=25.10.2010&Kategori=siyaset&b=CHP%204Cli%20TEKEL%20iscilerini%20sordu

ARKADAŞIMIZ RAHATSIZLANDI!


2. tekel direnişimizde  başından beri direnişte olan arkadaşımız, Salih İnceağaç şeker hastasıdır.
Arkadaşımız direnişimizin 23. gününde (bugün) saat 12.30 civarında,şekerinin 30’a düşmesi sonucu rahatsızlandı. Çağrılan ambulansca ilk müdahalesi yapıldı. Müdahaleyi gerçekleştiren doktor, şekerin 30’a düşmesinin hayati tehlike yarattığını, şekerinin biraz daha düşmesi durumunda hayatını kaybedebileceğini belirtti.
Arkadaşımız, yapılan müdahale sonucu iyi durumdadır.
Sağlığında yaşanan bu olumsuzluk, yaşadığımız koşullar neticesindedir. Gelişebilecek her olumsuzluğun sorumlusu, Tek Gıda –İş sendikası Başkanı ve yöneticileri olacaktır. Kamuoyuna duyururuz. 26.10.2010



GÜÇ-DER'E İLİŞKİN: Başlamadan Biten Güç Güç Değildir!

Başlamadan Biten Güç, Güç Değildir…

Arkadaşlar; bu yazıyı yazmak, kamuoyu ve emekçiler için artık şart oldu. Günlerdir Güç-Der’in gerçek kimliğini bilmeyen ve hissedemeyen bazı kesimler kendilerince Güç-Der’i savunmaya çalışıyorlar. Ancak; bu bilmedikleri ve tanımadıkları Güç-Der’i savunurken görülüyor ki siyasi kimliklerin etkisinde kalıyorlar.
Önce; Güç-Der’in kuruluş amacını ve kurulmadan bitirilen maksatlarını anlayalım:
Sayın Yurtsever İşçi Cephesi mensubu arkadaşlar bizlere, “işçiler ve emekçiler için bazı plan ve programlarının olduğunu ve TEKEL işçilerinin önderliğinde bir dernek çalışmasının yapıldığını” söylediler.  “Yönetiminin ve planlarının tekel işçileri öncülüğünde olacağını, bunun yanında dernek kontrolünün de tamamen işçilerin inisiyatifinde olacağını” açıkladılar.
İstanbul’a dernek kuruluşu için toplantıya gelirken, tüm tekel işçilerini kapsayacağını; partili tekel işçilerinin ve diğer işçilerin aynı statüde olacağını zannediyorduk. Ancak, İstanbul’a geldiğimizde görülen tablo böyle değildi. Çağrılan TEKEL işçilerinin hepsinin partili ve sadece 1 kişinin parti dışından olduğunu gördük.  Kuruluş toplantısında; ataması yapılmayan öğretmenlerden, TEKEL işçilerinden ve birkaç tane de taşeron işçisinden oluşan 37 kişi vardı.  37 kişin 15’i TEKEL işçisiydi.  Bunların da 14’ü partiliydi. Ve toplantıda TKP yöneticileri de vardı. Her şey planlanmıştı,  inisiyatif ve yetkiler dernek kurulmadan önce zaten partinin elindeydi. Bunları bizzat yönetim kurulu seçilirken birebir yaşadım. TEKEL işçisi olmayan her partiliden müdahale geliyordu. Yönetimde yer alacakların isimleri zaten belliydi.  Seçim yapıldı ve her şey istedikleri gibi oldu. Daha sonra, 15 Eylül’de Ankara’da toplanmaya karar verdik.
Kuruluş toplantısından sonra bu sıkıntılarımı partili yöneticilere ilettiğimde anlayamadığım bir şekilde tepki gördüm. Anlayamadığım dedim, çünkü oraya giderken bana anlattıklarıyla yaptıkları tamamen zıttı. Bu yapılanlara birçok partili tekel işçisi de karşı çıktı. Ancak parti odaklarından gelen dayatmalar yüzünden ses çıkaramadılar. Daha sonraki görüşmelerimizde bu sıkıntılarını bana birebir bildirdiler. Bütün bunları ve yapılanları o an için sineye çekmiştik. En büyük hatamız da bu olmuştu. Çünkü onlar ev sahibiydi; pardon proje sahibiydi. Fakat görünen köy kılavuz istemiyordu. İşte BAŞLAMADAN BİTEN GÜÇ BU GÜÇ-DER’dir.
“TKP’nin; kuruluşunda ve çalışmalarında kesinlikle müdahale etmeyeceği” söylenen Güç-Der’in Genel Merkezi, Ankara’da Nazım Kültür Merkezi’nde bulunmaktadır.
TKP’nin Sol dergisinde dernek hakkında bir haber yayımlandı. İşin ilginç tarafı; İstanbul’da yönetim kurulu seçilirken 37 kişi oy kullanmasına rağmen; haberde, kurucu üyelerinin toplamı, 23 kişi olarak yazıyordu. Ayrıca, açılımını yaparken, tüm TEKEL işçilerinin temsil edildiği söylenen derneğin kurucu üyelerini oluşturan bu 23 kişinin de 15’i TEKEL işçisiydi. Bu TEKEL işçilerinin de 1 tanesi TKP’li değildi, O da bendim.
Ben; her ne kadar bunun doğru olmadığını, partili olsun olmasın diğer illerdeki arkadaşlarımızın da bu derneğin içerisinde bulunmaları gerektiğini söylediysem de kimseye dinletemedim.
16 Eylül’de, 4-C’nin iptal kararının görüşüldüğü Ankara’daki Anayasa Mahkemesi’ne gittik. 20 TEKEL işçisi arkadaşımızla basın açıklaması yaptık. Bizden sonra da, Güç-Der adına bir basın açıklaması yaptık. Ancak dernek yönetiminden beni de sayarsanız 5 kişi vardı. İşçi olmayan, direk parti tarafından atanmış ve Güç-Der’de de saymanlık yapan bir arkadaşımız, işçilerin basın açıklamasından sonra partili dernek üyelerine, “TEKEL İŞCİLERİ BENİ ARTIK İLGİLENDİRMİYOR” diyerek tepki gösterdi. Bizler önce buna bir anlam veremedik, zaten derneğin başkanı, TEKEL işçisinin başkan olmasını istemişti. Fakat nedense eleştiri yapıldığında eleştirilere tepkisi terbiye sınırlarını aşmaya başlamıştı. Birçok TEKEL işçisi arkadaşımızla o akşam dernek çalışmalarında artık bulunmayacağımızı bildirdik ve ben istifamı vermek istedim. Ancak kuruluş prosedürleri tamamlanmadığından kurulduktan sonra istifa etmemi istediler. Ben de tamam, diyerek oradan ayrıldım.  Ne kadar şu anda kurucu üyesi görünsem de dernekle ilgili hiç bir çalışmam ve alakam bulunmamaktadır.
Bütün bunları açıklamamamın sebebi, Sol dergisinde çıkan “TKP TEKEL İŞCİLERİNDEN NE BEKLİYOR!” başlıklı yazıdır. Yazıda, şu anda direnişte bulunduğumuz Tek Gıda İş Genel Merkezi önündeki çalışmalarımızı küçümseyerek marjinalleşmiş 5–10 kişi söylemleriyle işçi sınıfına nasıl baktığını göstermiştir ve bunu da gösterirken, içinde TEKEL işçisinin bulunduğu ancak kesinlikle ve kesinlikle hiçbir tekel işçisini temsil etmeyen ve başlamadan biten gücün asla güç olmayacağını hissettiren ve yaşatan Güç-Der’i kesinlikle tanımadığımı bildirmek istiyorum. TKP de dâhil hiçbir partinin ve platformun bizlerden kendi siyasal çıkarları için bir şey isteme hakları yoktur. Ve kimse, bizim TEKEL işçileri olarak yaptığımız eylemimizi küçümseme cüretine kapılamaz. Herkes şunu çok iyi bilsin ki; bizler hala 4-C’yi kabul etmiyoruz, özlük haklarımızı istiyoruz! Şimdiye kadar, işçi sınıfını savunduğunu iddia ederek bizim yanımızda görünenler, sayımızın azlığını bahanesiyle bizi küçümseme hakkına sahip değildir. 78 günlük Ankara direnişimizde herkes yanımızda olmuştur. Bizim için mücadele etmiştir. Biz bunları kesinlikle inkâr etmiyoruz. Ancak, ben hala özlük hakkımın peşindeyken, benim eylem sebebimi gelip bana sormadan, kulaktan dolma sözlerle eleştirenleri, 78 gün mücadele etmiş tüm TEKEL işçisi arkadaşlarım adına kınıyorum.
Eylemimizin gerçek sebeplerini öğrenmek isteyenler, tüm duyarlı emekçiler gibi gelip bizlerden öğrenebilirler. Biz kesinlikle marjinal değiliz, hiçbir rantımız yoktur.  Tek istediğimiz özlük haklarımızın kazanımı için sendikamızı da yanımıza alarak,  AKP hükümetinden hesap sormaktır. Kimseyle şahsi meselemiz yoktur. Dün bizi öğretmen olarak gören, “bizlere çok şeyler öğrettiniz” diyenler; neden bugün okullarını ve öğretmenlerini unutarak bize karşı söylemlerde bulunuyorlar? Çok merak ediyorum. Ben orijinal TEKEL işçisiyim. Hiçbir zaman şahsi bir menfaat gütmedim. Bütün TEKEL işçisi arkadaşlarım da benim gibidir. Kimse bundan sonra bizleri küçümseme cüretine kapılmasın, herkes yerini bilsin! Güç-Der, bizi kesinlikle temsil etmiyor.  23.10.2010
SALİH İNCEAĞAÇ – TOKAT TEKEL İŞÇİSİ

24 Ekim 2010 Pazar

TEKEL İŞÇİLERİ ŞİŞLİ AKP’YE YÜRÜDÜ!

 TEKEL İŞÇİLERİ ŞİŞLİ AKP’YE YÜRÜDÜ!
23 Ekim günü işsizliğin, kölece çalışma koşullarının sorumlusu, 4-C’yi çıkaran AKP iktidarının Şişli’deki ilçe binasına yürüyen TEKEL işçileri meşaleleri ve attıkları sloganlarla Şişli caddelerini aydınlattılar.

 
Tekel İşçileri Şişli Metrosundan önlükleri ve Tekel flamasını taşıyarak çıktılar ve “Her Yer Tekel Her Yer Direniş!” sloganlarıyla toplanma yerine geldiler.
Şişli Camii’nde 16.30’da toplanan, aralarında birçok devrimci grubun, kitle örgütünün katıldığı yürüyüşte “TEKEL İşçisi Hamdullah Uysal Ölümsüzdür” ve “İş Ve Güvenli İş Ortamı İçin 4-C’ye Hayır-TEKEL İşçileri” pankartları açıldı.
Şişli AKP binasına kadar caddenin yarısını trafiğe kapatarak yürüyen 500’ü aşkın kişi “Hak Verilmez Alınır, Zafer Sokakta Kazanılır”, ”Kahrolsun Sendika Ağaları”, “Her Yer TEKEL Her Yer Direniş”, “Hamdullah Uysal Ölümsüzdür”, “Tekelin Ateşi AKP’yi yakacak!”, “Gün Gelecek Devran Dönecek AKP Halka Hesap Verecek!” sloganlarını haykırdı.
Yürüyüş boyunca ses sistemiyle konuşmalar yapılarak emekçilere seslenildi ve iş güvencesi için, köleliğe karşı yürüyoruz” denildi.
Şişli AKP ilçe binasına gelindiğinde ise her zamanki gibi AKP’nin polisi zulüm ve sömürü iktidarının kapısını korumaya almıştı. Burada ise “Gün Gelecek Devran Dönecek AKP Halka Hesap Verecek”, “Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz” sloganlarını atan kitle oturma eylemi yaparak eylemini sürdürdü. Ve sırasıyla dayanışmak için gelenler söz aldılar.
Kendisi de direnişte olan Türkan Albayrak “Üyesi olduğumuz sendikalar, olması gerekenler burada yoklar. Biz kazanana kadar direnişi bitirmeyi düşünmüyoruz” derken tersane işçisi olan ve kendisi de direnişte olan Zeynel Kızılarslan “TEKEL işçilerinin yaktıkları ateş her yeri saracak” diye konuştu. Ardından “TÜBİTAK direnişçisi olan Aynur Çamalan 273 gündür direnişte olduğunu ve işe iade davasıyla geri döndüğünü söyledi. Kitle ise “Hak Verilmez Alınır Zafer Sokakta Kazanılır” sloganlarıyla karşılık verdi.
Konuşmalardan sonra ise Samsun Bafra Tekel işçisi Hüseyin Bozkurt basına bir açıklama yaptı. Bozkurt “Tek Gıda-İş Genel Merkezi iki gün önce yaptığı yazılı açıklamayla ‘TEKEL mücadelesinin titiz takipçisi’ olduğunu açıkladı. Ancak itidal çağrısı yaptı. Mücadeleden kaçarken, işçilerin 2. TEKEL direnişini, mücadelemizi karalıyor. Gazeteleri arayarak “bunları tanımıyorum diyor” dedi ve Tek Gıda-İş yönetimine söz verip de tutmadığı sözlerihni hatırlattı. En son olarak da “Haklarımızı ve bütün bu soruların cevabını alanı kadar mücadelemize devam edeceğiz. Bu mücadelemiz sadece 4-C’ye karşı değil, tüm esnek çalışanları, iş güvenliği ve iş güvencesi olmayanları, taşeronda çalışanları, sigortasız ve sendikasız emekçileri birleştirerek yeni bir aşamaya geçebilirse sonuç alacaktır. Yaşasın İşçilerin Birliği! Biz Haklıyız, Biz Kazanacağız!” diyerek açıklamayı bitirdi.
YÜRÜYÜŞ VİDEOLARINI İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN

http://www.dailymotion.com/video/xfdhwb_turkan-albayrak-zeynel-camalan_news

http://www.dailymotion.com/video/xfdi0c_tekel-iycileri-yiyli-akp-binasyna-yururken_news

 http://www.dailymotion.com/video/xfdi3h_tekel-yycylery-yyyly-akp-bynasina-yuruduler_news