DİRENİYORUZ!!!

İSTANBUL, 4. LEVENT TEK GIDA-İŞ GENEL MERKEZİ ÖNÜ
İŞÇİYİZ HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ! , 4C YE KÖLE OLMAYACAĞIZ!

16 Kasım 2010 Salı

GÜNLÜKLERDEN DİRENİŞ: 31. - 43. GÜNLER...

DİRENİŞİN 31. GÜNÜ – 03.10.2010
Sabahın erken saatlerinde kalktık. Uzun bir gündü. Sabah kahvaltısında da ziyaretçilerimiz vardı. Destekçilerimizden Elif’le  Migros’a giderken aniden önümüze bir adam fırladı. Ne olduğunu anlayamadan polis kimliğini çıkardı. Arkasından 2 kişi daha beliriverdi. Korktum 3 adamı karşımda görünce. Hırsız mıydı neydi diye düşünürken polis kimliklerini çıkardılar. Verdim kimliğimi. Eylem dönemine kadar hayatımda hiç polislerle bu kadar iç içe yaşamamıştım. Elif arkadaş kimliğini vermek istemedi. Yaptıklarının insan onurunu incitici bir davranış olduğunu, neden yoldan geçen diğer insanlara da aynı muameleyi yapmadıklarını, sordu. Sonrasında kimliğini verdi. GBT soruşturmasında Elif’in  bir soruşturması yüzünden götüreceklerini söyleyip 3 polis karga tulumba Elif’i arabaya indirip kaçırırcasına götürdüler . Ne yapacağımı şaşırmıştım . Nasıl tepki koyulur bilmiyordum. Mahalle halkı evlerinin önüne dökülmüş hayretler içerisinde bakıyorlardı olanlara.
 Arkadaşlara haber vermeme de izin vermedi polisler. Biz gittikten  sonra dediler. Oradan geçen bir Avukat olanları görmüş anlayamamış ne olduğunu. Arabasından inip yanımıza geldi. Arkadaşlar da geldiler çadırdan çıkıp. Mahalle halkı da yanımdaydı. Olanları anlattım. Avukat hanım 155’i aramamı söyledi en azından kaydı olsun diye. 155’i aradım anlattım durumu. Aracın plakasını almıştım verdim plakayı. 155 teyit etti aracın sivil polis aracı olduğunu.
Arkadaşlar avukatı aradılar Elif’e ulaşabilmek için. Kocaeli’ne götüreceklermiş. 4 gün kalır dedi avukat. Ne garip. Ortada ne vardı ki? Bu ülkede insanca yaşama hakkını aradığında zindanlara tıkılıyorsun. Ve hayatlar bitip, başlıyor zindanlarda.
Ziyaretçilerimiz çoktu bugün. O yoğunluk içerisinde mıntıka temizliği vardı. Öğleden sonra bir arkadaşımız DİSK ile görüşmeye gitti. Türkel aleyhimizde antipropagandalarını sürdürmeye devam ediyor. Onun kirlettiği ortamı temizlememiz gerekiyor. Neden burada olduğumuzu yüzyüze anlatmamız gerekiyor kurumlara. Mümkün olduğunca çok yer ziyaret etmemiz gerekiyor, buna ihtiyacımız var.
Akşam Harita Kadastro Mühendisleri Odasından kalabalık bir grup geldi. Bu sorunun sadece Tekel işçilerinin değil kendilerinin de sorunu olduğunu belirttiler. Onlar gittikten sonra Haymatlos’ta Serdar Keskin’in konseri vardı. Onlarla da görüştük Pazar günü aydın ve işçi buluşmamız var. Geleceklerini ve yanımızda olacaklarını belirtiler.


DİRENİŞİN 32. GÜNÜ – 04.10.2010
Yine İstanbul’da bir bahar havası var. Ortalık hareketli. Çoluk çocuk parkta. Kahvaltıya ziyaretçilerimiz simit getirmiş. Hep beraber kahvaltı yaptık.
Bir ses kaydı hazırladık. Mustafa TÜRKEL’in yaptığı bir konuşmalardan seçkiler yaptık hatırlaması için. 4c’nin kötülüklerini anlatarak 4c’ye boyun eğmeyeceğimizi, verdiği sözleri hep tuttuğunu, topluma hiç yalan söylemediklerini anlattığı kahramanca konuşmalarından bir seçki yaptık. Biz de bir metin hazırladık ve birleştirip bir kayıt yaptık. Söyledikleri ve yaptıkları arasında büyük çelişkileri hatırlattık. Örneğin, “tarihte bir siyasi partiyi ziyarete gelenlerin önüne polis barikatı konulduğu görülmüş müdür.” Diyor. Diyoruz ki; “peki bir sendika bahçesine polis barikatı konulduğu görülmüş müdür?”  “Türk-iş üyesi olsun olmasın bütün işçilerin evidir, dergahıdır, her başı sıkışan gelmelidir” diyor.  Diyoruz ki; “ tekel işçisinin başı sıkıştı, parasız kaldı, kendi sendikasına, Tekgıda İşe geldi, ama polis barikatıyla karşılaştık. Türkel cevap vermelidir: Polisin sendika bahçesinde ne işi var.” Ses sistemini de hazırlayıp sendikanın karşısına taktık. Herkese dinletiyoruz samimiyetsiz konuşmalarını ve yalanlarını.

Saat 14.00’te Bandista geldi, birlikte şarkılarıyla bizi coşturdular, saat 17.30 gibi Bandista’yla birlikte Boğazici Üniversitesindeki konserlerine gidildi.
Saat 19.00’da  Harita Kadastro Mühendisleri Odası’ndan kalabalık bir grup ziyaretimize geldi. Hoş sohbetler oluyor gelen ziyaretçilerle bu ülkede yalnız gibi görünsek de aslında yalnız olmadığımızı direnişlerde görüyoruz ama önemli olan gücümüzü bir araya getirmek.
Bir zafer haberi aldık. Paşabahçe direnişçisi Türkan Albayrak’ın direnişi zaferle sonuçlandı. Çok mutluyuz ve umutluyuz, bize moral oldu bu kazanım. Akşam yaptığı basın açıklamasına arkadaşlar gittiler. Zaferini kutladılar.


DİRENİŞİN 33. GÜNÜ – 05.11.2010

Bugün saat 13.00 gibi Bilgesu Erenus’la Ataol Behramoğlu   ziyaretimize geldi. Bilgesu Erenus’un eşi Müştak Erenus’un ölüm yıldönümüymüş, birlikte andık Müştak Erenus’u.
Bilgesu Hanım bir de eşinin şiir kitabını bize hediye etti. Ayrıca Bertolt Breht’in bir şiirini getirmişti “hiç birini bırakmayın benzerleriniz” isimli. Onu okuduktan sonra altını imzalayıp basına verdik.

Türkan Abla akşam ziyaretimize geldi. Güzel sohbetler ettik.


 Akşam EMO MMO'dan ziyarete  mühendisler geldiler.  Desteklerinin süreceğini belirttiler.

Ekim Gençliği pankartlarıyla sloganlarla ziyaretimize geldiler. Karşılıklı konuşmalar oldu. Buradan da Ankara’da 6 Kasım YÖK protestosuna katılmak üzere gittiler.

DİRENİŞİN 34. GÜNÜ – 06.11.2010
Bugün 10.00 gibi çadırdan ayrıldı arkadaşlar Türkan Albayrak’a gittiler. Önemli bir gün Türkan abla, basın açıklaması yaparak çadırını kaldıracak.




Arkadaşlarımız sökmüş çadırı Ankara’daki çadırlarımız geldi aklıma,  çok üzülmüştüm, çok ağlamıştım o gün, evim başıma yıkılmış gibi gelmişti. Türkan abla zaferle söktü çadırını bizden farklı olarak.
Oradan Alevilerin Kadıköy’deki  zorunlu din derslerine karşı yaptıkları oturma eylemine katıldılar.  orada direnişimizle ilgili konuşma yaptık.
Çadırlarda da sobayı temizledik, etrafı toparladık. Akşam gürül gürül yanıyordu sobamız.

Akşam 17.00 gibi ziyaretçilerimiz geldi. Avrupa Göçmen İşçileri Federasyonu’ndan geldiler. Direnişimizi ilk günden duyduklarını, Avrupa’da direnişimizi yaymaya çalıştıklarını, bizim haklı mücadelemizi desteklediklerini, kararlı duruşumuz sayesinde kazanacağımızı söylediler.

Ara sıra, evde çocuklarımızı eşlerimizi düşünüyoruz. Maddi sıkıntılar var. Herkesin aklı evde. Zorlu bir mücadele ama zorlukları yenmeden başarıya ulaşılmıyor. Toplantı yaptık , arkadaşlarımızla süreci konuşup tartışıyoruz. Yarın da yoğun bir gün olacak.


DİRENİŞİN 35. GÜNÜ – 07.11.2010
Sabah tersane direnişçisi Zeynel Kızılaslan ve arkadaşı gelmişti kahvaltıya. Öğleye doğru ESP’nin kongresine gittik. Partililerin konuşmasının ardından tekel işçileri adına konuşma yaparak bütün emekçileri ve kurumları birleşik mücadeleye davet ettik.
Kamu Emekçileri Cephesi ve Devrimci Mücadelede Mühendis Mimarlar “Türkan Albayrak Kazandı, Direnen Tekel işçileri de Kazanacak” pankartıyla yürüyerek sloganlarla geldiler ve basın açıklaması yaptılar.
  Aydınlarımız gelmişti, çünkü bugün İşçi - Aydın buluşmamız vardı. Bu kez direniş önlüklerini Aydınlar giydi bizim yerimize. Bilgesu Hanım öyle istemişti. Aydınlarımız destek konuşmaları yaptılar. Hep birlikte Çavbella’yı söyledik. Her gün bir aydın, bir gün boyunca önlükle dolaşma kararı alındı hoşumuza gitti. Edindikleri gözlemleri daha sonra kitaplaştırmayı düşünüyorlar.
Akşam yürüyüş yaptık. 4. yürüyüşümüz.  Güzel ve coşkuluydu açıklamada KESK- DİSK – TMMOB - TTB gibi sendika ve meslek örgütlerini esnek çalışmaya karşı ortak mücadeleye davet ettik. Bayramın 1. gününden başlayarak değişik mücadele biçimlerine başvuracağımızı, buna açlık grevinin de dahil olduğunu açıkladık.


DİRENİŞİN 36. GÜNÜ – 08.11.2010
Ankara’ya giden arkadaşlarımız Özlem ve Salih yanlarında tekel işçisi Kenan arkadaşla geldiler.
Star gazetesinden Hüseyin Özay aradı. Türkel’le görüşmüş. Mustafa Türkel’in, facebookta Türkel’in hakkında yapılan yorumlar nedeniyle soruşturma başlattığını söyleyerek sözleşme farklarımızın ödenip ödemediğini sordu miktarın 4  trilyon olduğunu söyleyerek bu paranın sendikaya verilmediğini kime verildiğini sordu. Olanları anlattık.
Bugün çadır kalabalık nerdeyse yatacak yer yok.


DİRENİŞİN 37. GÜNÜ – 09.11.2010
Bugün Belediye İş’e bağlı şubelerden bazı yöneticilerin Belediye İş yönetimine alternatif olarak değişim hareketi adıyla yaptıkları basın açıklamasına katıldık. Sendikalardaki antidemokratik uygulamalara  son vermek iddiasında olan gruba, koltuk değişimimi yoksa özünde bir değişiklik mi istediklerini soracaktık. Bir gazeteci direnişteki tekel işçilerini kaç kere ziyaret ettiniz diye sordu. Hiç ziyaret etmedik ama ziyaret etmeyeceğimiz anlamına  gelmez, dediler. Bir arkadaşımız da söz alarak direnişimizi anlattı. Ardından STV bizimle röportaj yaptı.
Polis tarafından öldürülen, Alaattin Karadağ’ın da duruşmasına destek amacıyla bir arkadaş katıldı.
Ayrıca CNN TÜRK de Türkel’le görüştükten sonra bizimle röportaj yaptı. Türkel bizim için onlar tekel işçisi değil, demiş. Klasik yalanlarını tekrarlamış. Muhabirlere, Türkel’in kendi sesinden hazırlayıp sendikanın kapısında yüksek sesle çaldığımız kaydı dinlettik, ayrıca tekel kimlik kartlarımızı da göstererek Türkel’in yalan söylediğini ortaya koyduk.
Öğlen, eski tekel Cibali fabrikasında çalışmış ve daha sonra işten atılmış ve sonra yazar olmuş Rahime Henden ziyaretimize geldi bize şiirler okudu ve kitaplarını hediye etti.
Ataköy PSAKD ziyaretimize geldi.
Akşam Maltepe Sokak Kültür Merkezinden destek ziyaretine geldiler direniş hakkında sohbet ettik. Misafirlerimiz gittikten sonra durum değerlendirmesi yaptık.

DİRENİŞİN 38. GÜNÜ – 10.11.2010                                                                          
Sabah siren sesleriyle uyandık. Atatürk’ün ölüm yıldönümüydü. Kalktık. Kahvaltımızı yaptık, ortalığı topladık.

Programımız yoktu, dinlenmeye karar verdik. Akşam Salih İzmir’den geldi. Arzu İzmir’de kaldı. Anneme bakacak, annem ameliyat oldu. CHP Fatih İlçe’den kalabalık bir grup geldi. Onlarla Ankara direnişimizden bugüne kadar geçen süreci görüştük. Çay içtik, sohbet ettik. CHP’liler yanımızda olduklarını, Bayramda da ziyaretimize geleceklerini söylediler


DİRENİŞİN 39. GÜNÜ – 11.11.2010                                                                          
Sabah kahvaltıdan sonra arkadaşlarla CHP İstanbul İl Başkanlığı’na ziyarete gittik. İl Yönetim Kurulu üyesi ve İl Başkanı Berhan Şimşek’le görüştük. Güvencesiz  çalışmaya karşı mücadelede destek istedik. Yaptığımız eylemdeki amaçlarımızı ve kararlılığımızı anlattık. Bize destek vereceklerini söylediler.
Saat 17’de Halkevleri’ne destek için ziyarete gittik. Onlarla da güvencesiz çalışmayla ilgili birlikte mücadele etmeyi düşündüğümüzü söyledik. Yine, eğitimle ilgili çok yoğun eylem programları olduğunu ve bayramdan sonra bizimle hareket edeceklerini, destek olacaklarını söylediler.
Akşam çadırlarımıza geldik, durum değerlendirmesi yaptık. Kendi aramızda daha sonra çadırda bizi destekleyen arkadaşlarla eylemimiz hakkında sohbetler ettik.  

DİRENİŞİN 40. GÜNÜ – 12.11.2010                                                                          
Öğlene doğru Beşiktaş belediyesine gittik. Başkanla görüşemedik. Bayramdan sonra görüşeceğiz.
14.30’da Beşiktaş Kültür Merkezi’ne gittik. Mehmet Öztopuz’la görüştük. Bayramdan sonra TV’de yapılacak bir programa bizi davet ettiler.
Tutsak TAYAD’lılar için imza toplayan TAYAD’lılara da kolay gelsin dedik.
Akşam ziyaretçilerimiz vardı. Agos gazetesinden gazeteci arkadaşlar geldi. 2. Tekel direnişimizle ilgili güzel bir haber yapmışlar. Tam bizim anlattığımız şeyleri yazmışlar.
Eğitim-Sen 6 No’lu şube üye ve yöneticileri geldi.
Taksim İlkyardım Hastanesi’nden doktorlar ve hemşireler geldi, onlarla sohbet ettik.





DİRENİŞİN 41. GÜNÜ – 13.11.2010                                                                          
Öğleye doğru, CHP Gençlik Kolları’ndan ve İşçi’nin Yolu gazetesinden gençler geldi. Onlarla sohbet ettik. Daha sonra mahalle sakinlerinden komşularımız geldi.
Misafirlerimiz gittikten sonra hep birlikte ortalığı toparladık. Metin arkadaşımız 2 gündür çok ağır hasta. Bu zor koşullarda çok iyi dayanıyoruz. Hepimizde biraz da olan yorgunluklar fark ediliyor ama mücadelemizin önemini ve değerini bildikçe daha da dirençleniyoruz.
Bir arkadaşımızı annesinin rahatsızlığı nedeniyle Diyarbakır’a uğurladık.
 Burada yaşananlar her bölgedeki Tekel işçileri ile paylaşılıyor. Herkes arayıp bizden bilgiler alıyor. Bizler bir şeyin kesinlikle farkındayız. Arkamızda Tekel işçileri de dahil çok büyük bir güç var. Evet gerçekten bunu hissediyor ve direnişimize devam ediyoruz.

DİRENİŞİN 42. GÜNÜ – 14.11.2010                                                                          
Sabah, akşamki yürüyüş için basın açıklamamızı hazırladık. Arkadaşlarla tartıştık, ne yazacağımıza karar verdik. Sonra hazırlıklara başladık. Sabahtan beri yemek yememiştik, yapacak bir şey de yoktu. Yumurta kırdım, karnımızı doyurduk.
 Özgür Açılım Platformu’ndan kalabalık bir grup geldi, Süreç anlatıldı, bizi sık sık desteğe geleceklerini söylediler. Onların ardından İstanbul Bahçeşehir Üniversitesi’nden gençler geldi. Onlarla da süreç hakkında konuştuk.

Birkaç arkadaş erkenden Taksim’e gittiler yürüyüşümüz öncesinde, “4C’ye, taşeronlaşmaya, güvencesiz çalışmaya karşı birleşelim” yazan pankartımızı açarak,  bildiri dağıttılar Galatasaray Lisesi önünde.

Saat 18.30’da yürüyüş başladı. Aydınlarımız ve sanatçılarımız en önde yürüdüler. Pınar Sağ, Hasan Sağlam, Mehmet Ekici, Faruk Ateş, Elvan Sam, Sahne Sanatçıları Tiyatrocuları Derneği’nden Bilgesu Erenus geldi. Direnişte olan tersane işçilerinden Zeynel Kızılaslan da desteğe geldi bize.
 Yürüyüşe başladığımızda yolda Grup Emeğe Ezgi bize sürpriz yaptı. 2 tane parça söylediler,  çok güzeldi. Bu haftaki yürüyüş bayram arifesi olduğu için çok kalabalık olacağını düşünmüyordum ama tam tersi oldu. Coşkulu ve kalabalıktı. Katılanların hepsine yürek dolusu sevgiler.
Sanatçılar bayramda geleceklerini, önlüğü teslim edeceklerini ve neler yaşadıklarını basına açıklayacaklar.
Yarın arife herkes memleketlerine sevdiklerini görmeye gittiler. Biz burada eylem çadırındayız. Sevdiklerimiz yanımızda yok, elini öpeceğimiz herkes uzaktalar. İçimiz buruk, hayat insanlara neler gösteriyor. Çoğu kaderine razı olmuş. Biz kaderimize, AKP’nin bize dayattığı kölelik koşullarına boyun eğmedik, eğmeyeceğiz. Buruk da olsak onurluyuz, çadırlardayız. Direnişe devam edeceğiz. AKP’den bunun hesabını soracağız, boyun eğmedik zalime karşı.

DİRENİŞİN 43. GÜNÜ – 15.11.2010     
Bugün arife günü, yarın bayram biraz temizlik yaptık.

Bayram mesajımızı yazdık yarın göndereceğiz.
Normalde buranın pazarı yarın kuruluyor ancak bugün arife pazarı kurulmuş. Pazara gelen insanlara birkaç arkadaş bildiri dağıttılar.

Elektrik Mühendisleri Odası’ndan yöneticiler ziyaretimize geldiler. Bayramımızı kutladılar.



Akşam sohbetler ettik. Günlerdir havalar sıcak gidiyor.
Biraz düne göre soğuktu.                      
                                             

DİRENİŞTEN KARELER















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder