TEKEL İşçilerinin 9′uncu meşaleli yürüyüşü gerçekleşti. Yürüyüş son derece çoşkulu ve geçen haftaya göre daha kalabalık geçti. Yürüyüşe TMMOB Makine Mühendisleri Odası kalabalık bir grupla katıldı. Dayanışma için gelen Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Üyeyisi Osman Öztürk, BDP İstanbul İl Başkanı Yardımcısı Dursun Yıldız, Derelerin Kardeşliği Platformundan Mustafa Cevdet Aslan ve Makine Mühendisleri Odası Yönetim kurulu üyesi söz alarak TEKEL işçilerinin mücadelesiyle dayanışma içinde olduklarını açıkladılar.
Yaklaşık 350 kişinin katıldığı yürüyüş boyunca Amed İstanbul işçisi omuz omuza”, “Kurtuluş yok tekm başına”, “TEKEL işçisi yalnız değildir”, “Kavga bitmedi daha yeni başlıyor”, “Hek verilmez alınır zafer sokakta kazanılır” sloganları atıldı.
Basın açıklaması metnini İzmir TEKEL işçisi Arzu Güneş okudu:
2. TEKEL Direnişi 9. Meşaleli Yürüyüş Basın Açıklaması Metnidir. (12.12.2010)

4 C’ye ve Güvencesiz Çalışmaya, Taşeronlaşmaya Karşı
Birleşik Mücadele İçin Ankara’ya Yürüyoruz:
18 Aralık’ta Abdi İpekçi Parkındayız!
Değerli Basın Emekçileri,
70 gündür çadırlarda, eylemdeyiz. Özlük haklarımızla birlikte iş istiyoruz. 4 C’nin unutturulmaması için, 4 C köleliğine boyun eğmeyeceğimizi haykırmak için inatla mücadele ediyoruz.
70 gündür yaptığımız bütün etkinliklerde, açıklamalarda, yürüyüşlerde ifade ettik: 4 C denilen çalışma biçimi sadece TEKEL işçilerini kapsamıyor. Güvencesiz, düşük ücretle, sözleşmeli taşeron çalışma hâkim çalışma biçimi haline getiriliyor. Kadrolu, insanca yaşacak ücret ve çalışma koşulları için mücadele görevi sadece TEKEL işçilerinin gündemi ve görevi değildir. Birleşik bir mücadele olmaksızın, sermayeyi ve AKP hükümetini geriletmemiz mümkün değildir.

Değerli Basın Emekçileri,
TEKEL İşçileri olarak bir yıl önce AKP hükümetini uyarmak üzere Ankara’ya gitmiştik. Ankara’da 78 gün süren haklı ve meşru eylemimiz bütün Türkiye ve Dünya’da destek ve yankı buldu. Halkın desteğini alan eylemlerimiz, AKP hükümetini geri adım atmaya mecbur bıraktı.
Fabrikaları kapatarak bizi işsiz bırakan AKP hükümeti 4 C denilen kölelik sözleşmesine boyun eğmemizi istiyordu. Tek Gıda-İş yönetimi de eylemlere ara vererek 4 C’yi imzalamamızı istedi. Anayasa Mahkemesinin kararını bekleyeceğini, karar ne olursa olsun yeniden mücadeleye başlamayacağını açıkladı. İşçilere karşı AKP hükümetiyle işbirliği yaptı.
AKP hükümeti 78 günlük mücadeleden sonra kısmi geri adımlar attı. 2. TEKEL Direnişinden sonra ise, atamaları yapmaya başladı. Hükümet her iki mücadeleden de ders çıkartmış olmalı ki, son kapatılan Köy Hizmetleri, YSE ve Karayollarından çıkartılan işçiler 4 C’ye geçirilmiş olsalar da hiçbir hakları kaybolmamıştır. Biz de özlük haklarımız kaybolmadan çalışmak istiyoruz.

Değerli Basın Emekçileri,
Anayasa Mahkemesinin belirsiz olan kararını ve sendikanın ayak sürmesini beklemek istemeyen bir grup işçi olarak, yalnızlaştırılmayı kırmak üzere mücadele kararı aldık. 4 Ekim’de Tek Gıda-İş yönetimiyle İstanbul’da görüşmeye gittik.
Sendika bizim önümüze düşüp bize yol göstereceği yerde, bizimle görüşmedi; hakaret etti, suçladı, karşımıza çevik kuvvet polisleri, polis panzerleri çıktı. Daha sonra da korumaları aracılığıyla saldırdı.
Bu durumda ne yapabilirdik? Ya sendika olmazsa mücadeleyi sürdüremeyiz diyecek ve geri çekilecektik. Ya da azınlık bir grup işçi bile olsak, haklarımızı aramak, mücadeleyi büyütmek, 4 C’yi işçi sınıfının gündeminden düşürmemek için elimizden geleni yapacaktık. Biz ikinci yolu seçtik.
Bu yolu seçtiğimizde Ankara’daki mücadelemiz sırasında bizimle birlikte olan sendika, meslek örgütü, siyasi parti ve kurumların da yanımızda olacağını varsaydık. Belki de en çok bu konuda yanıldık. Yanımızda olacağını varsaydığımız sendika, meslek örgütü ve siyasi partilerin önemli bir kısmı bizimle değil de sendika bürokrasisiyle yan yana durdular; dolayısıyla işçilerin yanında yer almadılar.
Biz de yeniden örgütlenmek üzere harekete geçtik. Diyarbakır ve İzmir başta olmak üzere bir dizi toplantı, görüşme yaparak belirli kararlar aldık ve mücadeleyi büyütmek, sürekli kılmak üzere sözleştik.
Bugün TEKEL işçileri İzmir’de toplantı halindedir. Bu toplantıya Diyarbakır ve İstanbul’dan da temsilci düzeyinde işçiler katılmıştır.
Dün Diyarbakır’da yapılan toplantıda alınan kararlardan bazıları ise, şunlardır:
  • Tek Gıda İş ile birlikte başladığımız yürüyüşümüzü birlikte devam ettirmek istiyoruz. Ancak Tek Gıda-İş Sendikası yönetimi TEKEL işçilerinin mücadelesini sürdürmemektedir; aldığı kararları uygulamamaktadır. Anayasa Mahkemesinin ise, 4 C konusunda ne zaman ve nasıl karar vereceği belirsizdir. Süreci işçiler olarak örgütlemeye ve sürdürmeye karar verdik.
  • Ankara Direnişinin birinci yıldönümü olan 18 Aralık’ta Ankara’da mücadeleyi yürütmek isteyen bütün işçilerin çağrılarak, durum değerlendirilmesi yapılacaktır. 18 Aralık’ta Ankara’da olmak için çağrı yapılacaktır.
  • Her ilde İşçi Komisyonları Kurulacaktır.
  • İl Komisyonları birleşip Genel İşçi Komisyonunu oluşturacaktır.
  • 4 C konusunda, 2011 genel seçimleri ve Türk-İş kongresi de dikkate alınarak illerde eş zamanlı eylem ve etkinlikler düzenlenecektir.
  • 4 C’ye geçen işçilerin çalışma koşulları izlenerek raporlaştırılarak kamuoyuyla paylaşılacaktır.
  • Alınan kararlar diğer illerle paylaşılacak, işçilerin iç örgütlenme biçimleri (platform, dernek, sendika vb.) tartışılarak karar verilecektir.
Değerli Basın Emekçileri,
4 C ortadan kalkmadığı sürece TEKEL işçileri de kapatılacak işyerlerindeki işçiler de rahat etmeyecektir. 4 C çalışma demek süresi ve iş tanımı belli olmayan çalışma biçimi demektir. Keyfilik ve angarya demektir.
Bu nedenle biz karşı çıkmazsak, AKP hükümeti ve patronlar 4 C’yi olağan çalışma biçimi haline getirecekler.
Biz karşı çıkmazsak, sağlık ve eğitim başta olmak üzere her şey özelleşecek, taşeronlaşacak. İşsizlik artacaktır.
4 C’ye boyun eğmemek demek, AKP hükümetinin ve sermayenin demokrasi ve özgürlük taleplerini bastırma girişimlerine de boyun eğmemek demektir. Bu anlamda boyun eğmeyen Ankara ve İstanbul’daki üniversite öğrencilerini de selamlıyoruz.

Değerli Basın Emekçileri,
TEKEL işçileri olarak Büyük TEKEL Mücadelesinin birinci yılında 4 C’yi unutmadığımızı, unutmayacağımızı ifade etmek, AKP hükümetine ve baskılara boyun eğmeyeceğimizi göstermek üzere 18 Aralık Cumartesi günü saat 13.00’de Abdi İpekçi Parkında, Ankara’da olacağız.
İstanbul’dan oluşturacağımız temsili yürüyüş koluyla ilgili, yarın tüm kurumlarla yapacağımız ortak toplantının ardından Salı günü kamuoyuna açıklayacağız.
Demokrasi ve özgürlük taleplerimizle, iş güvencesi, insanca yaşayacak ücret ve çalışma koşullarıyla ilgili taleplerimizi birleştirip, İstanbul, Diyarbakır ve İzmir başta olmak üzere TEKEL işçileri olmak Ankara’da açıklayacağımız yeni mücadele programıyla birlikte devam ettireceğiz.
Azınlık işçi grubu olsak bile, haklı ve meşru mücadeleyi hem AKP hükümetine hem de sendikalarımızın başına çöreklenen sendika bürokratlarına karşı yürütmek zorundayız. Çünkü biz haklıyız, biz kazanacağız!

TEKEL İŞÇİLERİ