DİRENİYORUZ!!!

İSTANBUL, 4. LEVENT TEK GIDA-İŞ GENEL MERKEZİ ÖNÜ
İŞÇİYİZ HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ! , 4C YE KÖLE OLMAYACAĞIZ!

12 Aralık 2010 Pazar

AMED işçileri İSTANBUL işçileriyle meşaleli yürüyüş yaptı

TEKEL İşçilerinin 18 Aralık’ta Ankara’da gerçekleştireçekleri etkinlik öncesinde Diyarbakır’da yaptıkları meşaleli yürüyüş çoşkulu ve katılımlı geçti.
Basın açıklamasını Diyarbakır TEKEL İşçi Komisyonu sözcüsü A.Kerim Dinç yaptı.


Diyarbakır TEKEL İşçilerinin 2. Meşaleli Yürüyüşü, 3. Basın Açıklaması Metnidir. (11.12.2010)

4 C’ye ve Güvencesiz Çalışmaya Karşı Birleşik Mücadele İçin

18 Aralık’ta Ankara’dayız!

Değerli Basın Emekçileri,
TEKEL İşçileri olarak bir yıl önce AKP hükümetini uyarmak üzere Ankara’ya gitmiştik. Ankara’da 78 gün süren haklı ve meşru eylemimiz bütün Türkiye ve Dünya’da destek ve yankı buldu. AKP hükümetinin tazyikli su, biber gazı ve polis baskısıyla gerçekleştirdiği bütün saldırılar geri tepki. Halkın desteğini alan eylemlerimiz, AKP hükümetini geri adım atmaya mecbur bıraktı.
Ancak mücadelemiz işçilerin iradesi yok sayılarak 2 Mart tarihinde sendika yönetiminin Danıştay kararını bahane etmesiyle, ani bir kararla bitirildi.
Bu tarihten sonra ise, sendika yönetimi mücadeleden adım adım geriye gitti. Sendika yönetimi 1-2 Nisan’dan başlamak üzere defalarca eylem kararları açıklamasına rağmen hiçbirini yerine getirmedi. İşçiler olarak sahipsiz ve yalnız kaldık.
Fabrikaları kapatarak bizi işsiz bırakan AKP hükümeti 4 C denilen kölelik sözleşmesine boyun eğmemizi istiyordu. Tek Gıda-İş yönetimi de eylemlere ara vererek, “sendikanın hukuk görüşü” olarak 4 C’yi imzalamamızı isteyerek ve son olarak da Anayasa Mahkemesinin kararını bekleme kararını alarak AKP hükümetiyle işbirliği yaptı.
Anayasa Mahkemesi ise, 4 C’yi gündemine dahi almamıştır. Anayasa referandumundan sonra yapısı artık değişti. 4 C ile ilgili değerlendirmesini ne zaman yapacağı da belli değil. Üstelik yeni Anayasa Mahkemesinin yeni yapısıyla işçiler lehine karar verme koşulları daha da azalmıştır.
Ancak AKP hükümeti 78 günlük mücadeleden ve 2. TEKEL Direnişinden ders çıkartmış olmalı ki, son kapatılan Köy Hizmetleri, YSE ve Karayollarından çıkartılan işçiler 4 C’ye geçirilmiş olsalar da hiçbir hakları eksilmemiş, özlük haklarıyla birlikte yeni işlerine devredilmiştir. TEKEL işçileri olarak özlük haklarımızla birlikte çalışmak istiyoruz.



Değerli Basın Emekçileri,
İşçiler olarak sendikamızı uyarmak, verdiği sözleri tutmasını talep etmek ve yeniden 4 C’ye karşı mücadeleyi başlatmak üzere defalarca sendika yöneticilerine başvurduk. Onları çeşitli illerden gelen TEKEL işçileriyle ziyarete gittik. Toplantılar yaptık.
İlk başlarda bizlerle toplantı yapıp gönlümüzü aldılar. Mücadele edeceklerini hem sendika genel başkanı hem de sendika yöneticileri bizlere, basına ve medyaya açıklamalarda bulundular. Sendika yönetiminden olumlu bir sonuç alamadık. Zaman geçti.
1 Ekim itibariyle “iş kaybı tazminatı” ödenmesi de sona erdi. Böylece bütün özlük haklarımız, sigorta, sağlık ve sosyal güvence haklarımız ve ücretlerimiz son buldu.
Yalnızlaştırılmayı kırmak üzere bir grup işçi olarak mücadele kararı aldık. Anayasa Mahkemesinin belirsiz olan kararını ve sendikanın ayak sürmesini beklemek istemeyen işçiler olarak, 4 Ekim’de Tek Gıda-İş yönetimiyle İstanbul’da görüşmeye gittik.
Bu kez sendika bizimle görüşmedi ve karşımıza çevik kuvvet polisleri, polis panzerleri çıktı. İşçiler kendi evleri olan sendikalarına alınmadı.
Bu nedenle ziyarete giden işçiler olarak oturma eylemimiz başladı. 68 gündür İstanbul’da eylemde olan işçi arkadaşlarımızı buradan bir kez daha selamlıyoruz.
Değerli Basın Emekçileri,
Diyarbakır işçileri olarak 24 Kasım günü Tek Gıda-İş genel başkanının emriyle TEKEL işçilerine düzenlenen saldırının ertesinde sürecin dışında kalmamaya karar verdik. Bir sendikacı işçiye nasıl saldırı emri verebilir? Bunu kabul edemezdik.
Sendika bizim önümüze düşüp bize yol göstereceği yerde eğer AKP hükümetiyle ve polisle işbirliği yapacak kadar çürümüşse, değersizleşmişse, o vakit biz işçiler olarak sorumluluk almalıyız. Görev işçilere düşer.
Diyarbakır TEKEL işçileri olarak işçilere saldırının ardından İstanbul’daki işçi arkadaşlarımızla dayanışmak amacıyla meşaleli yürüyüşleri başlattık.
Bugün burada da İstanbul’dan gelen işçi arkadaşlarımızla birlikte yan yanayız. Birlikte mücadeleyi sürdürme kararı aldık.
Çünkü 4 C ortadan kalkmadığı sürece TEKEL işçileri de kapatılacak işyerlerindeki işçiler de rahat etmeyecektir. 4 C çalışma demek süresi ve iş tanımı belli olmayan çalışma biçimi demektir. Keyfilik ve angarya demektir.
Bu nedenle biz karşı çıkmazsak, AKP hükümeti ve patronlar 4 C’yi olağan çalışma biçimi haline getirecekler.
Biz karşı çıkmazsak, sağlık ve eğitim başta olmak üzere her şey özelleşecek, taşeronlaşacak. İşsizlik artacaktır.
Biz karşı çıkarsak 4 C’yi uygulayamazlar, özelleştirmeyi de, faşist ve gerici baskıları da yapamazlar.
4 C’ye karşı çıkmak demek, Diyarbakır Devlet Hastanesinin kapatılmasına da karşı çıkmak demektir. Sağlık hakkımıza sahip çıkmak demektir.
4 C’ye boyun eğmemek demek, AKP hükümetinin ve devletin demokrasi ve özgürlük taleplerini bastırma girişimlerine de boyun eğmemek demektir.
Boyun eğmeyen Ankara ve İstanbul’daki üniversite öğrencilerini de buradan selamlıyoruz.

Değerli Basın Emekçileri,
TEKEL işçileri olarak Büyük TEKEL Direnişinin birinci yılında AKP hükümetine ve baskılara boyun eğmeyeceğimizi göstermek üzere 18 Aralık Cumartesi günü saat 13.00’de Abdi İpekçi Parkında, Ankara’da olacağız.
Demokrasi ve özgürlük taleplerimizle, iş güvencesi, insanca yaşayacak ücret ve çalışma koşulları taleplerimizi İstanbul, Diyarbakır ve İzmir TEKEL işçileri olmak üzere birleştireceğiz.
Azınlık işçi grubu olsak bile, haklı ve meşru mücadeleyi hem AKP hükümetine hem de sendikalarımızın başına çöreklenen sendika bürokratlarına karşı yürütmek zorundayız.
Çünkü biz haklıyız, biz kazanacağız!
Kavga Bitmedi Daha Yeni Başlıyor!
Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz.


DİYARBAKIR TEKEL
İŞÇİ KOMİSYONU

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder